12 Kasım 2008 Çarşamba

Bayburt'un yılanları


  Sanırsınız ki Bayburt’un her tarafı yılanlarla istila olmuş, adım başı “yılancı”lar ve sizin peşinizden koşturuyorlar. Hele bir de gerçekten sizin bir yerinizin sektiğini görmesinler. Çarşaf (Çar) giymiş kadınlar, koşturur peşinizden, ellerinde yılanlarıyla.Yok bu her zaman böyle değil Bayburt’ta. Bayburt, kültürel değerleriyle, tarihi varlıklarıyla, yer altı kentleriyle, yeni bulunan mağaraları ile ve manevi önderleri olanda bir ilimiz ama ben özellikle yeni kuşağın ilgisini çekeceğini umduğum için öncelikle yılanlarını yazmak istedim.
 

 
Tek başına gerekçeniz “yılanları görmek” olsa ve kalksanız Türkiye’nin her hangi bir yerinden Bayburt’a gitseniz de, inanın buna değer. Olabildiğince özgür bir piknik de diyebilirsiniz, müthiş bir dinlence de ve tabiî ki eğlence de hem de yılanların arasında. O köy, Bayburt’un ovalarında, pınarların yerden kaynadığı zaten adını da o pınarlarından almış, Kırkpınar köyü.(Çıphınıs) Bayburt’un- Gümüşhane-Trabzon Devlet Karayolu üzerindeki  yolu Akşar (Balahor) beldesi’nden sapılarak köye ulaşılıyor. (Yolları toprak ama asfaltı aratmıyor)
 
Genellikle “yılanlı tedavi”, “yılanlar ürküttü”, “doktor yılanlar” gibi başlıklarla haberlere konu edildi Kırkpınar. Gerçekten de Mayıs’ın 19’unda Atatürk Samsun’a çıktı ama o tarih, Kırkpınarlılar için köylerine ziyaretçi akınının başladığı gündür aynı zaman da..Çünkü, o gün aynı zaman da Mayıs ayının üçüncü haftasıdır. Ve toprağın ısınmasıyla da eski adı Çıphınıs yeni adıyla  Kırkpınar’ın kayalarından çıkan boyları bir metreyi de aşan yılanlar, güneşlenmek üzere yer yüzüne çıkarken, bunu fırsat bilen köylüler de sabahın ilk ışıklarında bu Kırkpınar’ın genel anlamda “pınar” ama yöredeki adlarıyla da “Göze”lerin old.............haberin devamı için tıklayın