Tiryakileri vardır, onlar bilir. Bizim Taci abi mesela, Oner, Hayati ve
tabiî ki bizim Necati. Bu isimlerin geçtiği yerde ilk akla gelen olur çay.
Ordu’nun Medreseönü beldesindeki uzun saçlı Nusret’te gelir akıllara tabi,
namıdeğer “uzunsaçlı”. Ama yok ben tüm o isimleri değil bu kez, bir
fabrikanın uygulamasından söz edeceğim. Güzel bir uygulamasından, hani “
insanlar, iyi şeylere layıktır” ya, işte o hesaptan yola çıkarak. Bir bardak
çay için yetmiş kilometre yol gidilir mi? Ben giderim, damak tadını alıyor
ve bir yerde güzel çay varsa oraya gider ve o çaydan içerim. Bunu güzel olan
balık için de lahana çorbası için de hamsi tavası için de yaparım zaman
zaman. Güzel de oluyor.
Gezmeyi çok seven biri olarak yola çıktığımda verdiğim anlık kararlarla yol
almayı severim. Rotayı yola çıkmadan değil, çıktıktan sonra belirlerim yani.
Öyle planlı seyahatlerin çok da önemi yok benim için. Ruhum öyle ister ve de
öyle rahat eder. Hele Karadeniz sahil yolunun açılmasından sonra bir bardak
çay içebilmek için kilometrelerce yol gidilir ve buna da değer. Zaman zaman
Rize’nin Ziraat çay bahçesi denen yerde Çaykur’un Araştırma Müdürlüğü’nün
bulunduğu yer, bölgeye gelenlerin uğrak yeridir. Çay içmek için nefis
manzarası vardır. Farklı ülkelerden getirilmiş bitkilerle de bezenmiş,
donatılmış bir güzel arboratum sahasıdır da aynı zaman da Rize’nin Ziraat
Çay bahçesi. Demli çayınızı içerken ağaçları seyre dalarsınız. Bizim
amcaoğlu Enver’in de favorisi olan Araklı’nın Kalecik mahallesindeki bir
kahvehane de de çayı güzel yaparlar ama belli ki ......haberin
devamı için tıklayın