19 Ağustos 2008 Salı

Derelerimiz bulanık akıyor


  Doğu Karadeniz Bölgesi’nde debisi müsait hemen hemen tüm derelerimiz üzerinde kurulmasında son aşamaya gelinmiş, kimilerinde yapımına başlanmış olan çok sayıdaki Hidroelektrik Santralleri (HES)ne karşı çeşitli gösteriler yapılmaya başlandı. Vadilerine, derelerine saygıları gereği bunu yapan vatandaşların seslerine elbette kulak verilmelidir. Nitekim, derelerdeki görüntüler, vatandaşlarımızın kaygılarının çok da haksız olmadığını şimdiden gösteriyor. Çünkü derelerimiz, HES inşaatlarıyla bulanık akıyor artık.

 
Devlet Su işleri(DSİ) ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından yap-işlet-devret modeli ile yapılmasına başlanan HES’ler, bölgeye bir yandan istihdam sağlarken bir yandan da ekonomik anlamda da canlılık getirdi. “Hareket, berekettir” denir. Bu olmaya başladı. Nerden bakılırsa bir Hidroelektrik santrali inşaatının 5 yıl süreceği düşünülürse bölgede ki 167 hidrolik santralde binlerce işçinin istihdam edilmesi gündemde. 

 
HES’ lere karşı bölgede özellikle Rize’deki vadilerde tepki sesleri yükselirken, Trabzon, Giresun, Ordu, Samsun, Sinop ve Artvin’de HES’lere yönelik gösteriler yapılmıyor. Buradan sanki sadece Rize’nin vadilerinde derelerin çok sevildiği ve diğer illerde vadiler ve derelerin sevilmediği gibi bir sonuç elbette çıkaramayız. Ancak, Rize’de İkizdere veya Fındıklı ve Ardeşen’ deki sözde çevreci gösterilerinin, dereleri koruma mantığının ötesinde sanki yabancı ellerce organize edilen gösteriler haline dönüştüğü izlenimi ve algısı da mümkün gözüküyor.


 
Trabzon’un Araklı ilçesindeki karadere vadisinden yukarıy.........haberin devamı için tıklayın

4 Ağustos 2008 Pazartesi

Osman Yağmurdereli ve gurur


  Doğu Karadeniz Bölgesi’nde debisi müsait hemen hemen tüm derelerimiz üzerinde kurulmasında son aşamaya gelinmiş, kimilerinde yapımına başlanmış olan çok sayıdaki Hidroelektrik Santralleri (HES)ne karşı çeşitli gösteriler yapılmaya başlandı. Vadilerine, derelerine saygıları gereği bunu yapan vatandaşların seslerine elbette kulak verilmelidir. Nitekim, derelerdeki görüntüler, vatandaşlarımızın kaygılarının çok da haksız olmadığını şimdiden gösteriyor. Çünkü derelerimiz, HES inşaatlarıyla bulanık akıyor artık.

 
Devlet Su işleri(DSİ) ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından yap-işlet-devret modeli ile yapılmasına başlanan HES’ler, bölgeye bir yandan istihdam sağlarken bir yandan da ekonomik anlamda da canlılık getirdi. “Hareket, berekettir” denir. Bu olmaya başladı. Nerden bakılırsa bir Hidroelektrik santrali inşaatının 5 yıl süreceği düşünülürse bölgede ki 167 hidrolik santralde binlerce işçinin istihdam edilmesi gündemde. 

 
HES’ lere karşı bölgede özellikle Rize’deki vadilerde tepki sesleri yükselirken, Trabzon, Giresun, Ordu, Samsun, Sinop ve Artvin’de HES’lere yönelik gösteriler yapılmıyor. Buradan sanki sadece Rize’nin vadilerinde derelerin çok sevildiği ve diğer illerde vadiler ve derelerin sevilmediği gibi bir sonuç elbette çıkaramayız. Ancak, Rize’de İkizdere veya Fındıklı ve Ardeşen’ deki sözde çevreci gösterilerinin, dereleri koruma mantığının ötesinde sanki yabancı ellerce organize edilen gösteriler haline dönüştüğü izlenimi ve algısı da mümkün gözüküyor.


 
Trabzon’un Araklı ilçesindeki karadere vadisinden yukarıy.........haberin devamı için tıklayın

1 Ağustos 2008 Cuma

Kimilerine göre "deli"onlar


  Evet, onları yollarda görenler, “deli bunlar” demiyor sadece, duyanlar da “kafayı yemiş bunlar” da diyorlar. Diyenler ve öyle düşünenlere nispet edercesine onlar, tanımadıkları, bilmedikleri, rengine, diline, ırkına, soyuna, sopuna bakmaksızın girişmişler bir insanlık yarışına. Görünür de belki “ohh ne safari” dedirtecek kadar gösterişli belki ama onca ülke ve onca yolculuk, sanırım hem iyi bir dinginliği ve de gençliği gerektirir. İşte onlarda onu yapıyorlar.
Onlar dediğim, “Mongol rally 2008” grubu. İçlerinden sadece 30 kadarı aracıyla Türkiye güzergahını seçmiş ama farklı kapılardan yollarına devam ediyorlar.“gürültülü yüksek ses” verme diye bir büroşürle yola çıkmış ve tam 300 araçla girmişler yola, taaa Londra’dan başlayıp 14 bin kilometrelik bir yolculuktan sonra Moğolistan’a varacaklar. Londra’dan 19 Temmuz’da saat tam 12 de hyde Park’tan start almışlar. Kendi dillerince buna “macera başlar” diyorlar. 16 Ağustos 2008 de de onların deyimiyle Mongolia bizim deyimimizle de Moğolistan’ın başkenti Ulaanbatar’da finişe varacaklar.

 
İyi de bunların “zoru ne?” diyeceksiniz. Bende onu anlamaya çalıştım, anladım da sanırım.Dünya’da en uzun ralli olma özelliğine sahip olan, “Mongol rally 2008” rallisinde motor hacmi 500 ile 1000 cc ‘lik araçlarla katılım olabiliyor. Ralliciler, “Moğolistan’da çocuklara şiddet uygulanmasın” diye seslerini tüm Dünya’ya duyurmak ve o ülkede ve diğer ülkelerde ezilen ve zulüm gören çocuklara saygılı olunmasını amaçlıyorlar. Bu organizasyonu “Christina Noble Foundation children’s” vakfı yapıyor. 

 
Tabiî ki de ralliler, normal insanlar için bir “delilik” ama adrenalinde sınır tanımayanlar, maceracı ruhlara sahip insanlar bir de gençlerse ve de.............haberin devamı için tıklayın