Karadeniz insanı, sütü ve süt ürünleri elde etmek için beslediği
hayvanlarını da kendisi kadar düşünen insanlardır. Hele kadınlar, onların
inekleri süslemek için dokuduğu, aldığı, taktığı takılar, hayvanlara ne
kadar sevgi beslediğinin ne kadar saygı gösterdiğinin de bir nişanesi ve
bir vefa duygusudur aynı zamanda. Çünki, Karadenizlinin bir danası(buzak)
olduğunda daha doğduğu anda ilk olarak ona bir isim verilir. Ve o hayvan, o
isimle büyütülür ve aile bireylerinden biri halini alır. Yaşar, Gülistan,
yadigar,hatun gibi..
Karadeniz’e yolu düşenler rastlamıştır,hele yayla mevsimi ise yollarda veya
belki de fotoğraflardan da görmüş olanlarınız mutlaka
olmuştur.Karadeniz’de, kafalarında rengarenk püsküllerle süslenmiş
hayvanlar olur. Mutlaka merak etmişsinizdir de değil mi? “Neden bu
hayvanları böyle süslerler?”, “hayvan bu süslerden ne anlar?”,ya da
“gereklimidir hayvanın süslü olması?” gibi aklınıza gelebilir. Ama eğer, siz
bir Karadenizli iseniz ve o hayvan, evinizin bir bireyi oluvermişse, evet
süslenmesi gerekir, çünkü o hayvanın o evin hiçbir bireyinden farkı yoktur.
Öylesine sevilir, öylesine sahiplenilir ve öylesine süslenir işte. Hem yayla
yolu derken iki günlük yaya yoldur ve o yolda hem o hayvanların süslemeleri
ile uğraşmalar anlatılacak, hangi boncuk hangi katma (iplik) nasıl yapılmış
veya nerden alınmış o yolda hep onlar konuşulacak kadınlar arasında, yoksa o
uzun yayla yolları başka türlü biter mi?
Hayvanlar da süsler, yayla yolculuğuna veya bahar ayından itibaren ahırdan
dışarı çıktığında hem kem gözlerden korunmak (nazar değmesin)ve hem de
kolayca tanınmasını sağlar. Nazarlık, gerdanlık, burunluk, kaşlık,
boynuzluk, zil, Çan ve kelek, hayvan doğmadan önce hazırlanır veya çarşıdan
pazardan da alınabilir. Veya daha önceki hayvanlardan kalmış, ahırın bir
köşesinde saklanmış, asılmış da olabilir. Ahırdan çıkarılmadan hayvan
temizlenir.................haberin
devamı için tıklayın