5 Ağustos 2009 Çarşamba

Bir varmış bir yokmuş masalı gibi


  İyidere üzerinden bir asma ahşap köprü ile karşıya geçiyorsunuz. Orada Bakkal, kahvehane ve kendin pişir kendin ye tarzı bir lokanta var. Ama orası, aslında Şimşirli köyünün patika yolunun ilk ayağı. Köyden yaya olarak ilçeye gitmek isteyen veya ile gitmek isteyenlerin köyden inişteki ilk durakları yani.
 

 
Rize’nin İkizdere ilçesine bağlı Şimşirli köyünden söz ediyorum. Anlamışsınızdır sanırım. Haber tarzı anlatırsınız olayı, birileri görsün ve bir şeyler yapsın istersiniz ama bizim ki o türden bir haber de değil. Daha çok, dinlenilmesi gereken yerler vardır, hani insanlarda iz bırakmayı başaran. İlçenin adını verince hemen aklınızdan geçirebileceğiniz türden yerler. İkizdere’nin hani bir köyü vardı belki hatırlarsınız Avrupa Birliği Fonlarından köylerine 350 bin avro hibe çıkmıştı da onu  “bunun altında başka bir iş vardır” diyerek geri çeviren ve  istemeyen köylülerin köyü  burası. Hani girişindeki levhada “avcı ve seyyar satıcı giremez” yazılan köy. 
 

 
İkizdere’nin Ilıca köyündeki kaplıcaya giderken sık sık uğradığım bir yer vardı bu köyde. Köylülerin belki hala farkında olmadıkları ve kıymetini bilemedikleri bir yer. Mutlaka kadir ve kıymetini bilenler vardır ama ben yeterince değerlendirilemediği anlamında söylüyorum bunu. Düşünün kocaman bir kayanın içinden doğal maden suyunun aktığı bir dere yatağını. Bir yanda tertemiz akarsu diğer yanda tertemiz ve kocaman kayayı delerek onun içinden akan bir doğal mineral su. Burada piknikte yaparsınız, çocuklarınızla rahatlıkla bir güzel gün geçirebilirsiniz. Şehir yorgunluğunu atar, bir güzel dinlenebilirsiniz. Bulunmaz bir adeta saklı sayfiye yeri............haberin devamı için tıklayın

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ilginiz için teşekkürler