Yeniden doğsan nasıl doğmayı istersin denildiğinde, “yine aynı, böyle küçük adam
olarak doğmayı isterdim” Böyle diyordu, yaşamı çok seviyordu, yaşadıklarını hep
çevresine pozitif enerji vererek paylaşıyordu ama Recep Can Çelik'i maalesef
kaybettik....
M. Kemal AYÇİÇEK
(özel)-Sürekli gülümseyen bir “küçük adam”..bizim Keloğlan filmlerinden
tanıdığımız o sevimli “cüce”yi anımsatıyor. Uzaktan görüldüğünde hemen
“çocuk” sandığınız ama konuştuğunuzda, yaşına rağmen çok da olgun olduğunu,
geniş bir bakış açısı olduğunu anlıyorsunuz..bir empati yapıp, kendinizi
onun yerine koyuyorsunuz, “nasıl bir hayatı var acaba?” diye iç
geçirdiğiniz, hatta biraz ezik, biraz da acınası baktığınız biri, konuştukça
şaşırtıyor sizi..
hayatı
sevmiş, kendisiyle barışık ve tüm “özürlü”lere de örnek olabilecek bir
sempatikliği var…Recep Can Çelik’ten söz ediyorum..“İki kıza çıkma teklif
ettim, bana “boyuna bakta gel” dediler. Sevmekten nefret ettim, odur budur
artık sevmemeye karar verdim. Sonra pişman oldular ama ben yüz vermedim.
“tekrar arkadaş olalım” dediler ama ben onları affetmedim. Boyumun
kısalığına laf ettirmem. Bana küçük adam denilmesi hoşuma gider, ama “cüce”
denmesine fena halde bozulurum. Nede olsa küçük adam da “adam” kelimesi
var.” Bu sözler ona ait..


Recep Can Çelik, 19 yaşında bir delikanlı..ama boyu ufak kalmış..Tıp dilinde
“Akondr............haberin
tamamını okumak için tıklayın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
ilginiz için teşekkürler