12 Ağustos 2010 Perşembe

Çayeli'nde bir küçük adam'ı kaybettik

 Yeniden doğsan nasıl doğmayı istersin denildiğinde, “yine aynı, böyle küçük adam olarak doğmayı isterdim”  Böyle diyordu, yaşamı çok seviyordu, yaşadıklarını hep çevresine pozitif enerji vererek paylaşıyordu ama  Recep Can Çelik'i  maalesef kaybettik.... 
M. Kemal AYÇİÇEK

 
(özel)-Sürekli gülümseyen bir “küçük adam”..bizim Keloğlan filmlerinden tanıdığımız o sevimli “cüce”yi anımsatıyor. Uzaktan görüldüğünde hemen “çocuk” sandığınız ama konuştuğunuzda, yaşına rağmen çok da olgun olduğunu, geniş bir bakış açısı olduğunu anlıyorsunuz..bir empati yapıp, kendinizi onun yerine koyuyorsunuz, “nasıl bir hayatı var acaba?” diye iç geçirdiğiniz, hatta biraz ezik, biraz da acınası baktığınız biri, konuştukça şaşırtıyor sizi.. hayatı sevmiş, kendisiyle barışık ve tüm “özürlü”lere de örnek olabilecek bir sempatikliği var…Recep Can Çelik’ten söz ediyorum..“İki kıza çıkma teklif ettim, bana “boyuna bakta gel” dediler. Sevmekten nefret ettim, odur budur artık sevmemeye karar verdim. Sonra pişman oldular ama ben yüz vermedim. “tekrar arkadaş olalım” dediler ama ben onları affetmedim. Boyumun kısalığına laf ettirmem. Bana küçük adam denilmesi hoşuma gider, ama “cüce” denmesine fena halde bozulurum. Nede olsa küçük adam da “adam” kelimesi var.” Bu sözler ona ait..

 
Recep Can Çelik, 19 yaşında bir delikanlı..ama boyu ufak kalmış..Tıp dilinde “Akondr............haberin tamamını okumak için tıklayın

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ilginiz için teşekkürler