Yaz mevsimleri genelde düğün sezonunun da başladığı bir mevsim. Okulların
tatile girmesi ve gurbetteki yakınlarında iştiraklerinin sağlanması amacıyla
genelde tatil dönemine denk getirilen düğünler, yaz mevsiminin de geleneksel
etkinlikleri haline gelir oldu. Tabi eski köy düğünleri değil de artık salon
düğünleri ağırlıklı olunca ister istemez bugünün düğünleri, geçmiş
dönemlerdeki düğünler kadar insanlarda kalıcı ve hatırlanacak iz
bırakmayabiliyor. Salonlar farklı olsa da artık hep belli Ritüellerden öte
geçilemiyor. Eski dönemler de düğünlere davet götürüldüğünde, “horon var
mı?, horon varsa gelirim” denir öylece söz alınırdı ama şimdi, kuru
davetiyelerle yapılıyor çağrılar.

Düğün sahibinin kişiliğine göre ya da yaşam tarzına göre şekillenen
düğünlerde kimi zaman her hangi bir çalgı ve oyun olmazken, kimilerin de her
türlü çalgı olabiliyor. Kimileri düğünü dini usulleri esas alarak
salonlarda mevlüt veya Kur’an-ı kerim okutarak yaparken, kimileri de sade
bir proğramla sadece düğün salonunun organizasyonlarına uyuyor. Kimi
yörelerde de düğün sahibinin arkadaş çevresinin istek ve taleplerine göre
şekilleniyor düğünler. Artık düğün sezonu açıldığına göre davetlere de
gitmeye insan kendi zamanını ayarlamakta güçlük çekebiliyor. Ben fırsatını
bulabildiğim bir Akçaabat düğününde gördüklerimi paylaşayım istedim.
Havai fişekler atılınca düğün salonunu bilmeyenler ya da yeni gelenler,
uzaktan da olsa anlayabiliyor düğün yerini.. Bir asma köprü ile geçiliyor
düğünün yapıldığı Düzköy yolu üzerindeki Kalıntaş tesislerine..Büyükçe bir
bahçesi ve d.......................haberin
devamını okumak için tıklayın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
ilginiz için teşekkürler