Son yıllarda Karadeniz yaylalarının ünü yayılıp da İran, Azerbaycan,
Gürcistan, Dubai veya Suudi Arabistan'dan da bölgemiz yaylalarına insanlar
akın akın gelirken, biz yerimiz de durur muyuz. Biz de çıkıyoruz sık sık
yayla gezilerine tabi. Bir çok yaylanın adına bakmaksızın, bir sebep bulup
gitmeye çalışıyoruz. Bu gezilerimizde elbette daha önceleri de yaylalara
çıktığımız arkadaşlarla yayla tekrarlarına da düşüyoruz. Her farklı
gidişimiz de her bir yaylanın siluetinin değiştiğini, fiziki görüntüsünün
farklılaştığını gözlemliyoruz. Bu farklılaşma, o yaylalarda daha önce
gelinip,gidilmiş ve belki ihmal edilmiş Hardama(ahşap çatı kaplaması)ları
çürümüş, kaybolmuşken birer kelifken şimdi onların yerlerinde sadece yedi
günde tamamlanabilen prefabrik konutların birer mantar gibi dikiliyor
olmasından kaynaklanıyor.
Hele bir de yaylanız, şimdilerde yol yapım çalışmaları hummalı bir şekilde
süren Gümüşhane, Trabzon ve Bayburt’un neredeyse ortasında bulunan Çakırgöl
Turizm Merkezi’ne yakınsa, bu yapılaşma yoğunluğunu daha da fazla
görebiliyorsunuz. Geleneksel yaylacılık yerine bu yeni konutlar, bu yeni
yaylacıların “yaylacı” olmaktan çok tıpkı Akdeniz ve Ege’deki gibi
yaylaları, birer tatil köyü şeklinde kullanacaklarını gösteriyor. Çünkü yeni
yapılan yayla evlerinde, yaylacılığın en önemli gerekçelerinden biri olan
hayvan besiciliği ve dolayısıyla da süt, tereyağı, peynir gibi ürünlerin
elde edilmesini sağlayan hayvanlar için ahırlar bulunmuyor. Sadece tatil
amaçlı yapılar olunca da biraz da yöre mimarisi yerine daha çok kentlerdeki
binaları çağrıştıran yapılar dikkat çekiyor. 

Mesela Gümüşhane’ye bağlı Acısu yaylasının hemen yukarısında bulunan Yeni
yayla’da ardı ardına yapılan yeni yayla evleri, birer villayı andırırken,
halk arasında Yomralıların yaylası (Kasaboğlu) olarak bilenen ve Camiboğazı
yaylası yolu üzerinde bulunan Yaylada da betonunu attıktan sonra sadece
yedi günd................haberin
tamamını okumak için tıklayın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
ilginiz için teşekkürler